Canlı Yayın

  • Tıkla ve dinle (Popup Player)

    Tikla ve dinle

Program

Her Perşembe akşamı saat 20.00`den itibaren Murat Yazgı o sempatik haliyle sizlerle keyifli vakit gecirmek icin yayında.

Sesli şiir, nostalji, türk sanat müziği, özgün müzik, türkü ve tabikide isteklerinizin yer alacaği bir program.

  • TWYX | Pazar 20:00

Zaten Pazarlar cok sıkıcı geciyor, hani şöyle birşey olsada neşemizi bulsak, bol gırgır, şamata, eğlence arıyorsan ve arada bir şöyle sağlam bir kahkaha atarak haftaya tam süper başlamak istiyorsan, Pazar gecerleri saat 20.00`den itibaren TWYX dıye adlandırılan bu ikilinin yayını kacırma. Kacırma yoksa pişman olursun.

Kimim ben?


Ben bir yağmur damlasıyım. Kimisinin özlemle beklediği, kiminin moralini bozan, kimi için varlığı ile yokluğu arasında fark olmayan, kimini ıslatıp, kimine dokunmayan...

Ben, bir yaprağım. Yıl boyu bir yeşerip bir solan, bir ağaçta salınan, bir yere süzülen, başlar üstünde duran, yerlerde ezilen...

Ben bir kaldırıp taşıyım. Bazen boyanan rengarenk, bazen kırılan paramparça, yüksekte ama daima ayaklar altında...

Ben bir yıldızım. Görünmek için karanlığa muhtaç... Kalabalık içinde, ama en yakınına milyonlarca ışık yılı uzakta... Parlak, ama başka parlak yıldızlar arasında öne çıkamayan... Parlak ama modern şehirlerin sönük ışığıyla bile gözlerden uzaklaşan...

Ben bir rüyayım, gerçek değil. Ama gerçeklerden daha tesirli. En kısa zamana en çok hikâye sığdıran, uyuyan ama aynı zamanda yürüyen, koşan; susan ama aynı zamanda konuşan, bağırıp çağıran.

Ben ıssız bir adayım. Bana ancak kaybolanlar düşer. Ve bana düşseler yanlarına alacağı üç şeyi hesaplayan insanların önem silsilesini ölçme aracıyım ben.
Ben deniz dibinde bir yosunum. Denizi bilmem, havayı bilmem, kuşları bilmem, dünyayı balıklardan ibaret bilirim.

Ben masallardaki üç elmadan biriyim. Biri ermeyince muradına gökten düşmem. Masal bitmeden düşmem. Düşersem, tek başıma da düşmem. Kendim için düşmem, ya yazan için, ya anlatan için, ya da dinleyenler için düşerim.

Ben çöldeki ayak iziyim. Derin bırakmaz kimse beni. çöl rüzgârlarıyla silinirim. Silinmesem bile takip edilmeyen bir izim.

Ben bir yolcuyum. Kimseye bağlanamam. Sevmek hep bir unutma mecburiyetiyle doğar gönlüme. Hep veda edecek gibi merhaba derim. Hep kalkacak gibi otururum. Her an uyandırılabilecek gibi uyurum. Bir yerim olmaz bana ait. Adres soranlardan olurum daima, adres sorulanlardan değil.

Ben bir yazarım. Herşeyi ve herkesi yazarım. Ama sıra kendime gelince susarım. Rüya gibidir benim dışımdakiler: Kısa bir zaman dilimine çok öykü sığar. Fakat kendim bir gerçeğimdir: Bir ömürboyu sürer hikâyem...


'Neyi arıyorsan sen, O'sundur' der Mevlana.

Zulmün peşindeysen zalimsin, aşkı arıyorsan aşık.


Ben bir Gölgeyim

Sadece ben. Tek başıma, kimsesiz. Uğultusuz rüzgar, gölgesiz ağaç gibi. Hür, çağlayan gibi çılgın, kuralsız. Tahammülsüz dalga gibi, göl gibi sükuta yatmış. Kaymaksız yoğurt, telvesiz kahve. Yazarı olmayan kitap, sahibi olmayan gözyaşı. Sebepsiz nara, ganimetsiz soygun, diplomasız mezuniyet, ödülsüz başarı gibi anlamsız kimi zaman. Cevapsız sorular, yenilgisiz yanılgılar misali. Sloganı olmayan reklam gibi yalın. İnsanların arasında bir ben. Şekilsiz, isimsiz....Gölgesiz.

Soluğumu herkes tanır, adımı kimse bilmez. Sokağın başında görünen siluetim kimseyi harekete geçirmez. "Merhaba" diyen olmaz kalabalıklarımda. En insan sayılışım seçim sandığında. Seçim zamanı insanım ben. Başlı başına bir devlet. Bir kanun, bir yasayım. Bir sözüm cennetin bir müjde gibi nimetten.

Adımı kimse bilmez, soluğumu herkes tanır. Herkesin rengi var: benim renklerim;

sokakta siyah, barakamda haki, sokak lambasının ışığında mavi, aşklarda gri. Dilenirken bembeyaz, direnirken gümüş rengi...

İçinde Ağlayan çocuk

Hangi bahar vardır ki

Yaprakların dallardan sarkmaya korktuğu

Ve yine hangi güneşli bahar sabahı vardır ki

çayın demini almasını bekleyen

Biz ise beklemek ve korkmak arasındaki baharlarımızı kışa döndürme telaşındayız

Aralayamadık içimizdeki demir kapıyı ki

Vuralım heyecanlarımızı tokmaklarla, davullara, uçurtmalar ile dağlara

Ne aramak kaldı kapıların yolunu, ne kapıları açacak mecal

Sazlıklara saklandık hepimiz grimsi, kahverengi sazlıklara

Hepimiz aynı boyda, kısa olanlar ise zaten görünmemekte

Teselliler yumağı örüyoruz birbirimize

Ne doyumlar yaşayabiliyor ne açlığımızı bastırabiliyoruz aşk ile

taş binalar yapıyoruz, hepsi birer hücre edasında.

Ve adlarını hep beynimizin en gizli köşesine yazıyoruz, özlemlerimizin

karga kurga yazılar ile.

Adımız ile yaşanan bir hayatı seyrediyoruz vitrinin diğer tarafından

Ve seyretmek bile ağlatıyor içimizdeki çocuğu

Sahi kimim ben?